[jaikhaeng] (adj) EN: hard-hearted ; stouthearted ; pitiless ; unyielding ; heartless ; merciless ; callous ; adamant ; firm ; unbendable FR: insensible ; dur ; qui est sans coeur ; qui a un coeur de pierre
[Yà dāng· Si1 mi4, ㄧㄚˋ ㄉㄤ· Sī mì, ㄙ ㄇㄧˋ, 亚当・斯密 / 亞當・斯密] Adam Smith (1723-1790), Scottish ethical philosopher and pioneer economist, author of The Wealth of Nations 國富論|国富论 [Add to Longdo]
[madamadakorekara] (exp) it's not over yet; you haven't seen anything yet; it's not over until the fat lady sings; it's too soon to tell; we're not out of the woods; (P) [Add to Longdo]
Result from Foreign Dictionaries (7 entries found)
From WordNet (r) 3.0 (2006) [wn]:
Adam
n 1: (Old Testament) in Judeo-Christian mythology; the first man
and the husband of Eve and the progenitor of the human race
2: Scottish architect who designed many public buildings in
England and Scotland (1728-1792) [syn: {Adam}, {Robert Adam}]
3: street names for methylenedioxymethamphetamine [syn: {Adam},
{ecstasy}, {XTC}, {go}, {disco biscuit}, {cristal}, {X}, {hug
drug}]
From English-Turkish FreeDict Dictionary [reverse index] [fd-tur-eng]:
bloke
1. ing., (argo) herif, adam.
From English-Turkish FreeDict Dictionary [reverse index] [fd-tur-eng]:
dog
1. köpek, it
2. kurt, tilki ve çakal gibi hayvan
3. bu hayvanların erkeği
4. (k.dili.) herif, adam
5. (argo) değersiz ve kötü olan herhangi bir şey
6. kütükleri tutmak veya kaldırmak için kullanılan demir alet
7. (argo) çirkin ve sıkıcı kadın
8. mandal
9. den palamar gözü
10. ocagm demir ayağı dogs (argo) ayaklar. dog collar köpek tasması
11. dik ve yüksek yaka. dog days yazın en rutubetli ve sıcak sayılı günleri, eyyamı bahur. dog in the manger kendisine yaramayan şeylerin başkaları tarafından alınmasına engel olan bencil kimse. dog Latin uydurma ve hatalı Latince. dog license köpeğin tasma numarası veya kayıt vesikası. dog rose köpek gülü, yabani gül, (bot.) Rosa canina dog' life (k.dili.) tasalı hayat. Dog Star Büyük Köpek burcunda en parlak yıldız, Sirius. dog tag köpeğe takılan madeni kimlik
12. (A.B.D.), (k.dili.) askerlerin boyunlarına taktıkları madeni kimlik belgesi. dog tired, dog weary çok yorgun, bitkin. dogs of war harbin kan dökücü ve yıkıcı tarafları. a dead dog köpek leşi
13. değersiz kimse veya şey. creeping dog' tooth grass büyük ayrık otu, domuz ayrığı, (bot.) Cynodon dactylon die like a dog gebermek, sefil bir şekilde ölmek (dog) eatdog çıkar gözeten. Every dog has his day (bak.) day go to the dogs mahvol (mak.), bozulmak, kötü yola düşmek. hot dog sosis Iet sleeping dogs lie işi kurcalamamak, işi oluruna bırakmak. put on the dog (A.B.D.), (k.dili.) çalım satmak, poz takınmak. rain cats and dogs sel gibi yağmur yağ (mak.), gökler boşanmak. sea dog fok
14. gemici throw to the dogs itin önüne atmak, ziyan etmek, israf etmek.
From English-Turkish FreeDict Dictionary [reverse index] [fd-tur-eng]:
feller
1. ağaç kesen kimse veya şey
2. (h) dili kişi, adam, şahıs.
From English-Turkish FreeDict Dictionary [reverse index] [fd-tur-eng]:
fellow
1. adam, kişi, herif, insan
2. (slang) ulan
3. arkadaş, yoldaş, refik
4. hemcins
5. akran, eş
6. doktora veya bilimsel araştırma bursu alan kimse
7. akademi üyesi. fellow citizen, fellow countryman vatandaş, yurttaş. fellow feeling ortak duygu, aynı şey başına geldiğinden başkasının halinden anlama. fellow laborer iş arkadaşı. fellow member aynı derneğin üyesi. fellow sufferer dert ortağı. fellow townsman hemşeri. fellow traveller yol arkadası, yoldaş
8. (A.B.D), (pol.) (1940) aslında komünist olmayıp komünistlerle işbirliği yapan kimse
9. komünist sempatizanı. good fellow iyi çocuk, iyi arkadaş. hail fellow well met laubali kimse. old fellow arkadaş
10. azizim. poor fellow zavallı adam.
From English-Turkish FreeDict Dictionary [reverse index] [fd-tur-eng]:
jack
1. (oto.) kriko
2. adam, köylü
3. gemici
4. ağır yükleri yerinden kaldırmaya özgü makina, bocurgat makinası
5. (iskambil) bacak, vale
6. bazı oyunlarda top
7. (argo.) para
8. (elek.) priz
9. (den.) cıvadra sancağı, demir sancağı
10. ingiliz veya Amerikan bayraklarının üst köşesinde bulunan dikdörtgen (kıs.)ımdan ibaret sancak
11. erkek hayvan (eşek, tavşan)
12. eskiden kullanılan bir zırhlı ceket
13. (çoğ.) beş taş oyunu. creeping jack damkoruğu, (bot.) Sedum acre. every man jack herkes.
From English-Turkish FreeDict Dictionary [reverse index] [fd-tur-eng]:
one
1. (zam.) bir
2. tek
3. aynı
4. bir tane
5. biri, birisi
6. adam, kimse, kişi
7. bir rakamı
8. (zam.) birisi, biri
9. herhangi biri. one and all hepsi, her biri. one another birbirlerini. one and sixpence eski, (İng.) bir şilin altı peni. one by one birer birer. one man one vote herkese tek oy hakkı. one-man show bir ki- şinin oynadığı veya önemli olduğu sahne oyunu veya sirk. one-night stand (tiyatro) bir şehirde bir temsil için kalma. at one beraber, birleşmiş, uyuşmuş. They were made one. Evlendiler
10. birleştiler. oneness birlik bir olma.
แสดงได้ทั้งความหมายของคำเดี่ยว และคำผสม ได้อย่างถูกต้อง
เช่น Secretary of State=รัฐมนตรีต่างประเทศของสหรัฐฯ (ในภาพตัวอย่าง),
High school=โรงเรียนมัธยมปลาย